• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

İslam'ın en yüce hedeflerinden biri

İslam'ın en yüce hedeflerinden biri, iradeyi terbiye etmektir

İslam'ın en yüce hedeflerinden biri, iradeyi terbiye etmektir; yani insanın, arzuları onu bastırdığında, alışkanlıkları onu çağırdığında ya da bir zalim onu kendi hizmetine ve amaçlarına alet etmek istediğinde "evet" ya da "hayır" diyebilme gücüne sahip olmasıdır. İnsanın hayatında özgür olması gerekir; hiçbir arzu onu esir etmemeli, hiçbir zorluk onu yenmemeli ve kim olursa olsun, hiç kimse onun kaderine sahip olmamalıdır. İnsan, kendi efendisi olmalı, isteme ve istememe gücüne sahip olmalıdır.

İslam, bu iradeyi eğitmek ve geliştirmek için pratik yollar ve yöntemler sunmak zorundaydı ve oruç, bu araçlardan ve yöntemlerden biriydi. Oruç, bedenin ruh üzerindeki, maddiyatın insanlık üzerindeki ve köleliğin özgürlük üzerindeki tahakkümünü sınırlayan bir disiplindir. Oruç tutan kişi, açlık, susuzluk ya da haz arzusuyla karşılaştığında, ya da alışkanlıkları onu bunlara yönlendirdiğinde "hayır" diyebilmelidir. İşte burada orucun bir mücadele yolu olduğunu anlarız; çünkü hayatımızdaki mücadele, iyiliği istemek ve bu isteği gerçekleştirmek için harekete geçmektir.

Bunun yanında oruç, diğer ibadetler gibi Allah'a yapılan bir kulluktur; insan, bu ibadette Rabbiyle buluşur ve kendi iradesi, Allahın iradesi karşısında eriyip kaybolur. İşte bu kayboluşta -ki bu, Allah'a gerçek kulluğun örneğidir- insanın gücünün ve özgürlüğünün başlangıç noktası yatar. Çünkü ibadette Allah'a olan samimiyet ve O'nun emirlerine ve yasaklarına itaat, özünde insanı Allah'ın gücünün ötesindeki herhangi bir güce boyun eğmekten kurtarır. Nitekim bu hakikati, "Mâliki yevmi'd-dîn" (Fatiha, 4) ayeti ifade eder. Böylece ibadet ve oruç, insanın başka bir insana, alışkanlıklarına ve arzularına olan köleliğinden kurtulması için pratik bir araç olmuştur.

Oruç ve ibadetle irademiz güçlendiğinde ve Allah'a yönelişimiz samimiyet kazandığında, orucun değerini ve Allah'ın yolunda iradeyi güçlendirmeye yönelik derin boyutlarını daha iyi anlarız. Zira nefis, doğası gereği tembelliğe meyillidir ve uzuvların kontrolsüzce hareket etmesine izin vermek ister: başkalarının mahremiyetine haram nazarla bakmak, dili fitne, dedikodu ve düşmanlık yaymak için kullanmak gibi. İşte burada, insanın nefsinin güçlerini Allah'a itaatle uyumlu hâle getirmek için kullandığı etkin bir araç olarak iradenin rolü devreye girer.

Oruç, en ince anlamıyla, insanın irade gücünü pekiştirme konusunda canlı bir davranış biçimi ve eğitimdir; çünkü hayat karşısında mücadele etmesi gerektiğinde, doğru karar alabilmesi için güçlü bir iradeye sahip olmalıdır. İnsan, şehvet dürtülerine sahip olan fakat aynı zamanda Allah'ın ruhundan bir nefha taşıyan seçkin bir varlıktır. Bu ruh, insanı tutkulara kapılmaktan alıkoyar ve iradesini güçlendirip dayanıklılığını inşa etmek yalnızca oruç ayında değil, yıl boyunca gereklidir.

Dolayısıyla oruç, iradeyi güçlendirmek için bir araçtır ve oruç dışındaki zamanlarda da çeşitli baskılar ve cazibelerle karşılaştığımızda ondan yardım alırız. Sonuç olarak, orucun iradeyi güçlendirmesi, ahlâkı eğitmek ve ruhu her türlü iyilik, anlam ve değer doğrultusunda terbiye etmek için bir eğitimdir. Orucun derin anlamlarında, insan iradesini her türlü erdem ve iyilik yönünde eğitmek ve ruhun özüne, fıtratına dönmesini sağlamak yatar. Allah'ın yolunda hareket etmeyen, oruç ve ibadetlerden faydalanmayan irade, kör bir iradedir; eylemsiz, nefsin arzuları ve eğilimleri tarafından rehin alınmış bir iradedir. Böyle bir irade, toplumda olumlu etkiler yaratmaz, reform ve değişim görevini üstlenmez ve gerçeklikte karşılaşılan çeşitli baskı ve meydan okumalara karşı karar alma yetisine sahip değildir.

Sağlam bir irade, insanın kendini sorgulamasını ve takvayı güçlendirmesini gerektirir. Kişi, sözlerinde takvayı yaşamalı, yalnızca doğruyu söylemeli; eylem ve pratiklerinde takvayı yaşamalı, yalnızca hakkı hayata geçirip onu ayakta tutmak için hareket etmelidir: evinde, akrabaları ve yakınlarıyla, toplumuyla birlikte. İrade sahibi kişi, batılı söndürmek ve yok etmek için harekete geçmelidir; kimseye zulmetmemeli, kimsenin hakkını gasp etmemeli, bilakis sorumluluk duygusuyla donanmış, maddi sahte bağlardan ve dar hesaplardan kurtulmuş güçlü bir iradeyle yaşamalıdır.

8 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Günün Hadisi

GÜNÜN HADİSİ

Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ümmetim arasında Ehl-i Beyt’imin misali, Nuh'un gemisi misali­dir. Ona binen kurtulur, ondan yüz çeviren ise helak olur.” (Bihar’ul Envar c.27, s.113)

Üyelik Girişi
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam42
Toplam Ziyaret4440
Saat