• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

Ey Efendi, Uzak Kalmayın!

"Ey Efendi, Uzaklara Gitme!"

Ey Efendi, Uzak Kalmayın!

Sizi nasıl anabiliriz ve kim kimi teselli edebilir? Yokluğunuzda kalanlar mı, yoksa yokluk içinde yaşayan siz mi? Ellerimizi sıkıyor ve bize azim veriyorsunuz: "Gevşemeyin, üzülmeyin, çünkü siz üstünsünüz!" O halde nasıl olur da Allah’ın rahmetinden ümitsizliğe düşebiliriz? Bizler, Allah’ın galip gelen ordusuyuz.

Size nasıl ulaşabiliriz? Bir gün içinde mi, bir ayda mı, yoksa bir yılda mı? Oysa siz, yıldızların düzeninde zamanın efendisisiniz ve insanlık tarihinin içinde, peygamberin hırkasında bir cübbe, Ali’nin kılıcında keskin bir hat çizgisisiniz.

Sizi bir tören sırasında mı, yoksa belirli bir makamda mı görebiliriz? Oysa siz, her an bizimlesiniz: sabah kahvemizde, öğrencilerin çantalarında, hesap ve dilbilgisi defterlerinde, bir elmanın içinde, okul bahçelerinde bayrağa selam dururken, annelerin gecelerin karanlığında dokuduğu nakışlarda.

Sizi sadece belirli zamanlarda mı hissedebiliriz? Oysa siz her an bizimlesiniz: günlerimizin en güzel anlarında ve henüz yazmadığımız hikâyelerimizde. Pencerelerden yükselen yabani otlarda, evlerin merdivenlerinde, Bazuriye’den Beyrut’a kadar uzanan yolda, bağlardaki üzümlerde, zeytin ve incir sepetlerinde, biçerdöverlerin tarlalardaki bereketinde, fırınlarda sıcak ekmekte, annelerin ellerinden savaş cephelerine kadar uzanan nimetlerde.

Bekaa Vadisi’nin seması altında sizi görüyoruz; Maşgara’nın ayıyla, kuzeye doğru akan Asi Nehri ile, Baalbek’in doruklarında ve tepelerde terörün yenildiği yerlerde.

Güneyin seması altında sizi görüyoruz; Haradali’den Marun er-Ras’a, Hüccayr Vadisi’ne kadar, işgalcilerin mezarına dönüşmüş topraklarda: yüz yıl önce Fransızlar, Temmuz savaşında ise Merkava tankları.

Cennet kuşlarıyla berabersiniz; Rablerine inanmış ve O’nun yol gösterdiği gençlerle. Onlar çocukken sıradan oyunlar oynamadılar, silahı seçtiler, yeryüzünün ve tarihin hırsızlarına karşı durdular. Sizin yolunuzu takip ettiler, Güney’in ve Filistin’in yolunu seçtiler ve Şadi ile Sünin Dağları’nın keklikleri gibi yollarına devam ettiler.

Sizi silahların sesinde, işçilerin çekiç darbelerinde, çiftçilerin oraklarında ve yorgun insanların güneşi karşılamasında görüyoruz.

Sizi Rahman’ın minarelerinde, Allah’ı zikreden güvercinlerde duyuyoruz. Kiliselerin çanlarında ve çarmıha gerilmiş peygamberin kanıyla yazdığı vasiyetinde görüyoruz. O, "Kılıcı olmayan gömleğini satıp bir tane alsın!" demişti.

Size yük olmak istemiyoruz, ancak içinde bulunduğumuz durum, barutun siyahından daha karanlık geceler gibi. Ama sizin yokluğunuzda bile şüpheye düşmedik, çünkü kitapta belirtilen dönüşünüz kesindir.

Bir gün geri döneceksiniz; Mehdi ve Hz. Hüseyin ile, her Kerbela’dan ve her zindandan. İnsanlar her uzak diyardan size akın edecekler ve nihayet hak ile batılı ayırt edecekler. Sizin saflarınızda yürüyecek, mihraplarınızda namaz kılacak ve Allah’ın adıyla tekbir getirecekler. Ta ki taşlar ve ağaçlar, "Bir Yahudi var burada!" diye haykırana kadar. Ve onun arkasında Romalılar, Yahuda ve "Neftaviy’in oğlu" olacak. Siz ona yönelip omuzlarından tutacaksınız.

Ey Efendi, size şikâyetimizi sunuyoruz ve siz hesap gününde bizim şefaatçimiz olacaksınız. Kederimiz bizi sarıp sarmaladı, gözlerimiz şaşkına döndü. Çünkü size güvenmekten başka çaremiz yoktu.

Siz defalarca söylemiştiniz: Zorluklar, kıtlık yılları, ağır günler ve karanlık geceler olacak ama bunların hepsi geçecek, sabır, iman ve sebat ile. Çünkü Rabbin kullarına asla zulmetmez.

Ey Efendi, Eylül’ün o sarı ve soğuk gününde, siz aramızdan ayrıldığınızdan beri haberler hep ihanet ve entrikalarla dolu. Ama sizi şaşırtmayacaktır, çünkü hep şöyle derdiniz:

"Doğumuz, tarih boyunca rüzgarın estiği bir geçittir. Ticaret yolları, istilacılar ve savaşlar, petrol, altın ve gaz için dökülen kanlar, Londra ve Wall Street’in gizli borsalarındaki piyonlar ve Doğu Süveyş’teki Siyonist koloni…"

Kuklalar her biçime bürünüyor; bazen radikal, bazen sahte reformcu, ambargolar yeniden başlıyor, roller tekrar belirleniyor.

"Kafalarını kesen katiller ve teröristler, Atlantik ve Siyonist istihbaratın projeleriyle türeyen mantarlar gibi. Bazen Afganistan ve Irak’ta mücahit, bazen barış ve kalkınma savunucusu, bazen uluslararası konferanslarda boy gösteren liderler gibi."

Peki ya sizin küçük vatanınız? Temmuz zaferinde dünyanın dört bir yanında yankılanan, Fırat’tan Nil’e kadar yayılan isminiz? Siz yokken, yine eski haline döndü: Yeni bir sömürge, yeni bir atanmış vali.

Ve her geçen gün daha da kötüye gidiyor. Zaman insanlar için uzun ve ağır geçiyor.

Ey Efendi, uzak kalmayın!

Sizi şehitler özlüyor,
Sizi onurlu insanlar arıyor,
Sizi fakirler ve hayalperestler bekliyor,
Atlas Okyanusu’ndan Basra Körfezi’ne kadar.

Ve sizi üçüncü gününüzde bekliyorlar, diriliş gününüzde.

Amin.

14 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Günün Hadisi

GÜNÜN HADİSİ

Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ümmetim arasında Ehl-i Beyt’imin misali, Nuh'un gemisi misali­dir. Ona binen kurtulur, ondan yüz çeviren ise helak olur.” (Bihar’ul Envar c.27, s.113)

Üyelik Girişi
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam61
Toplam Ziyaret4459
Saat